"Sayılı Günler Tükendi, Yolun Sonu Görünüyor..." - Kemalistler -->

"Sayılı Günler Tükendi, Yolun Sonu Görünüyor..."

"Sayılı Günler Tükendi, Yolun Sonu Görünüyor..."

Tarih gerçekçidir… Tarih acımasızdır… Tarih affetmez…

“Güç bende… Dilediğimi yaparım. Kanun benim… İstersem asarım, istersem keserim…”

Diyen…

Nice krallar, prensler, sultanlar, padişahlar dünyaya ve halkına hükmettiğini sanırken, saraylarının enkazı altında kaldılar…

Ve ne garip, ne yaman bir tecellidir ki hep de saray yaptıranlar, hep de “RAB BANA, HEP BANA…” diyenlerin sonu acı oldu…

Seçimler yaklaşıyor.

AKP, yalan dolan, talan, hırsızlık politikaları ile suçüstü yakalandı…

Şaşkın.

Yetkili ve etkili kişilerin bir sözü, bir sözünü tutmuyor... Cumhurbaşkanı ayrı konuşuyor, Başbakan ayrı konuşuyor, Adalet Bakanı ayrı konuşuyor. Birinin söylediğini ötekisi yalanlıyor. Bir telaş, bir telaş…

AKP yöneticileri, yumruk yemiş boksörler gibi kroki durumunda şimdi… Yani sersemlemiş durumda… Sallanıyor. İtsen yıkılacak…

Her şeyden çekiniyorlar. Her şeyden korkuyorlar. Sosyal medyadan, basından, insanlardan… Korku dağları bekliyor… Bu nedenle yeni FAŞİST YASALAR sürdüler meclise… Korku salmak, uyanışı durdurmak için…

Geçenlerde bir fotoğraf gördüm. Üç emniyet görevlisi 12-13 yaşlarında zanlı bir çocuğu tutuklamış. Götürüyor… Birisi ağzını kapatmış, ikisi kolunu bileğini bükmüş… “Halktan bu kadar mı korkuyorsunuz? Onu kendinize bu kadar mı düşman görüyorsunuz?” demek geldi içimden…

Her yanı bir veba gibi kin, nefret,  öç duygusu sardı.

Başbakan, bakanlar, milletvekilleri halkın arasına korumasız giremiyorlar…

Geçenlerde bu gerçeği Başbakan yardımcısı Bülent Arınç en yalın, en çarpıcı tümcelerle ortaya koydu… Dedi ki:

“Yüzde 50 oy alıyoruz ama, geriye kalan yüzde 50 bize nefretle bakıyor, Türkiye böyle yönetilemez”

AKP’nin bu perişan halinden yararlanabilmek ve ondan kurtulabilmek için bu kaos, bu karmaşa ortamı, bulunmaz bir fırsattır… Önümüzdeki seçimlerde kazanılacak bir başarı, AKP’nin “çözülme noktası”, “yıkım sürecinin başlangıcı“ olabilir ve arkası çorap söküğü gibi gelebilir…

Ondan sonra bozgunlar birbirini takip edecektir… Bu durum, onları büyük bir moral çöküntüsüne ve kargaşa ortamına itecektir.

Bir “nemalanma” ve “çıkar partisi” olan “AKP’nin oy yitirdiğini ve “gelecek vadetmediğini” gören tüm yiyiciler, talancılar ise bu durumda “FARELERİN BATAN GEMİYİ TERK ETMESİ” gibi birer ikişer partilerinden kopacak, yeni oluşumlara katılacaklardır…

Seçimlere çok az zaman kaldı. 2015 Haziran seçimlerinde yurtsever halkımızı çok büyük görevler beklemektedir.

Bu bir var olma, yok olma savaşımıdır…

Bu maçın bir yanında ABD, AB, AKP, PKK, Fethullah Gülen, öteki yanında ulusalcılar, Kemalistler, devrimciler, antiemperyalistler vardır…

Maçın bir yanında Damat Ferit’ler, Kenan Evren’ler, Turgut Özal’lar, Tansu Çiller’ler, Recep Tayyip’ler, öteki yanında Mustafa Kemal’ler, Kubilay’lar, Deniz Gezmiş’ler vardır…

Maçın bir yanında Sevr, çok yıldızlı Amerikan bayrağı ve sarı yeşil PKK bayrağı, öte yanında ay yıldızlı Türk bayrağı, Lozan vardır…

Bu mücadele, ezenle ezilenin, sömürenle sömürenin, aydınlıkla karanlığın, şeriatla cumhuriyetin, ABD ile Türkiye’nin kavgasıdır. 

AKP, bu maçı kazanmak zorunda olduğunu çok iyi biliyor…

Bu nedenle neyi var, neyi yok, ortaya koyuyor. Tüm gücüyle savaşıyor. Yoksa yolunun üzerinde yüce divan vardır, hesap vermek vardır.

Savaşan taraflardan ılımlı İslam, yani yeşil köşe, maçı kazanabilmek için her hileye, her çeşit ayak oyununa başvuruyor. Hileci boksör gibi, belden aşağı çalışıyor. Amacına ulaşabilmek uğruna etik olmayan her yolu deniyor, her yolu geçerli sayıyor.

Bu nedenle zaman zaman onarılması mümkün olmayan kararlar alıyor.

Yanlışlıklar yapıyor.

Arı kovanına çomak sokuyor.

Kumar oynuyor.

Emperyalizmin ağır sömürüsü altında bulunan bir toplumda açlık, yoksulluk, işsizlik sorunlarını, bütçe açıklarını kamu malları ve yüz yıllık Cumhuriyet kurumlarını satarak çözmeye çalışıyor.

Sanayi ve tarımı çökertmek için elinden geleni yapıyor.

Çünkü ağababaları IMF, ABD, AB öyle istiyor.

Bir zamanlar dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olan Türkiye bu yöntemlerle şimdi üretimsiz, sanayisiz,  sadaka ekonomisi ile yönetilen bir ülke haline getirildi. 

Ulusal zenginliklerimizi yağmalıyorlar. Talan ediyorlar.

Türkiye’yi AKP’nin karanlık, çağdışı yönetiminden çıkarmak isteyen herkes, vatandaşlık görevini yerine getirmelidir. Ülkemizi aydınlığa kavuşturmak, onu içine düştüğü talan, yalan, dolan, gericilik bataklığından kurtarmak isteyen herkes, öncelikle sandık başına gitmeli, oy kullanmalıdır.

Seçime katılmayan 8 milyon, 891 bin, 374 vatandaşımız var. Baraja takılan ve geçersiz oyları da buna eklersek, karşımıza toplam 12 milyon seçmen çıkmaktadır.

Sadece bu rakam bile AKP’yi alaşağı etmeye yeter…

AKP sallanıyor… İtsen düşecek…

O zaman itelim…

Ama önce birleşelim…

AKP’NİN SAYILI GÜNLERİ TÜKENDİ, YOLUN SONUNA GELDİ… YOLUN SONU GÖRÜNÜYOR…

AZ KALDI…

(alieralp37@gmail.com)

Benzer içerikleri okumaya devam et

Benzer içerikler

© Copyright 2019 Kemalistler | All Right Reserved