Dün, Kılıçdaroğlunun açıklamasını izledim.
“Terör tek bir siyasi partinin sorunu olmanın ötesine geçti” dedi.
Bence kim tetiklerse tetiklesin, terör tek partinin değil zaten tüm ülkenin sorunudur.
Böyle bakarım…
Ancak, demokratik yapının geçerli olduğu Parlamenter sistemlerde seçimle işbaşına gelmiş iktidar partisi kadar;
Başta ana muhalefet partisi olmak üzere muhalefet partileri iktidarın alternatifi olduğu kadar aynı zamanda demokrasinin en büyük teminatı ve güvencesidirler.
Evet, kitaplarda böyle deniyor.
Bugün gerek vatanın bölünmez bütünlüğü, gerekse vatanı var eden ulusun ne can ne de mal güvenliklerinin olmamasını sadece mevcut iktidara bağlamanın büyük hata olduğunu düşünmekteyim.
Meclisteki muhalefet partilerine baktığımızda HDP’nin Kandil uzantısı olduğu gerçeğini her geçen gün daha iyi anlamaktayız.
MHP’ye gelince yıllardır AKP’nin stepnesi olarak görev yaptığını görmekteyiz.
Cumhuriyeti kuran CHP nin ise kendi öz ideolojisinden saparak iktidar karşısında ne kadar başarısız, aciz bir muhalefet ortaya koyduğunu üzülerek görüyoruz.
Bunlardan çıkan sonuçTürkiyede T.B.M.M’inde muhalefetin olmadığıdır.
Bu da demek oluyor ki Türkiye’nin bu günlere gelmesinde muhalefet partilerinin katkıları vardır.
Büyük Komutan, Dahi, eşsiz insan Atatürk’ten ve kısmen İnönü’den sonra CHP’nin asla başarılı olmadığı gün gibi aşikârdır.
Ne var ki hiçbir iktidar döneminde bu kadar ileri gidilememişti.
Muhalefet boşluğunda geçen yıllar içerisinde, sinsice, bazen bağıra bağıra bu günlerin projesi nakış gibi işlenmiştir.
Tüm bunlar bizlere muhalefet partilerinin görevlerini yerine getirmediklerinin bir göstergesidir.
Mustafa Kemal Atatürk, çağın ötesine geçecek modern, ufku geniş bir Türkiye bırakmıştı bizlere.
Üretken, verimli çalışan, fikir ve düşünce hürriyeti gelişen, bunları dünya ile entegre bir şekilde gerçekleştiren ve de dünya refahından daha fazla pay alabilen bir Türkiye en büyük hayaliydi.
Yine o büyük insan savaşın gerekmedikçe bir cinayet olduğunu söylemiştir.
Ve bu nedenle “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” demiştir.
Atatürk’ün 20 Nisan 1931 de söylediği bu tarihi sözlerin anlamı bir taraftan yurt içinde huzur ve sükûnu, güven içinde yaşamayı, diğer taraftan da milletlerarası barış ve güvenliği hedef tutar, ilke, hem iç politikanın, hem de dış politikanın temel dayanağıdır.
1961 + 1982 anayasalarımızda da yer almıştır.
Günümüze baktığımızda ne ülkemizde ne de dünyada barışın kalmadığını görmekteyiz.
Petrol ve doğal kaynakları ele geçirme, şahsi hırslar, ülke çıkarları ve saltanatı sürdürme, koltuğu koruma adına dünyada kan dökülüyor.
Emperyalist güçlerin ulusal ülkeleri köleleştirme politikalarına, işbirlikçi iç hainlerin destekleriyle ülkemiz de Suriye’den farksız bir duruma gelmiştir bugün.
İşte burada muhalefetin eksikliği yine gözler önüne serilmektedir.
Terör dış kaynaklı da olabilir mevcut iktidarların çıkarına uygun düştüğü için hem iç hem dış kaynaklı da olabilir.
Terörün nasıl bir bela olduğunu Ankara Kızılay’da patlayan bombada yalnız Türkiye değil, tüm dünya gördü sanırım.
***
SN.Kılıçdaroğlunun açıklamasını sabırla sonuna kadar dinledim.
Kısa notlar aldım sözlerinden.
Bu kısa notlardan ne çıkarttım şimdi onu anlatacağım.
Bir kere bu sözler havanda su dövmek gibi ve ana muhalefet genel başkanına yakışmayan sözlerdir.
“CHP olarak biz AKP İktidarına, Devleti yönetme sorumluluğunu üstlenmiş AKP Hükümetine, kendi siyasi iradeleri doğrultusunda yardımcı olmaya hazırız” ne demek?
Bu sözler anayasayı takmayan, fiili başkanlık yapan Erdoğan’ı ve devleti
Yöneten AKP Hükümetine paye verip onların emirleri altında işbirliği yapmaya razı olmak değilmidir?
Defalarca söyledim bunu; açık çek veriyoruz size, yeter ki bu ülkede terörü bitirelim…
Bu sözler bana Erdoğan’ın paralel yapı için “ne istediler de vermedik” sözlerini anımsattı.
Bence Sayın Kılıçdaroğlu bunca kanın dökülmesine neden olan terörü tam anlamadı veya anlamamazlığa geliyor.
Ya da bizleri çok saf sanıyor…
Terör Türkiye’nin parçalanmasını, Kürdistan’ı kurmak istiyor.
Bunun dışında başka talepleri yok ve bu isteklerinden asla vaz geçmeyeceklerini her seferinde beyan ediyorlar.
Böyle bir durumda mecliste nasıl çözülecek açıkçası merak etmekteyim.
- Kılıçdaroğlunun çözümü nedir?
Aman terör olmasın, analar ağlamasın verelim gitsin düşüncesindemisiniz?
Son Kurultayda Kurultay katılımcıları bilgilendirilmeden, CHP yönetimi, eşit vatandaşlığın esas olduğu yolunda ve yine aynı anlayışla, Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'ndaki çekincelerin kaldırılması yolunda da Kurultay kararı alınmasını sağladınız.
İşte tüm bunlar açıkça İmralı Tutanaklarında Öcalan'ın AKP ile görüşmelerine konu olan, HDP’nin de istekleri arasında yer alan, yeni anayasaya da yansıyacak konulardır.
CHP’li eski YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu “Önce Vatana İhanetten sorumsuzluk –Şimdi ise yeni anayasa başlıklı yazısında detayları ile anlatıyor.
***
“Acilen ne yapmalıyız, önce Türkiye kurucu ayarlarına dönmek zorundadır. Türkiye hangi ayarlarla kurulduysa ona dönmek zorundadır, yani yurtta barış, dünyada barış” dediniz.
Sayın Kılıçdaroğlu.
Bence önce CHP kurucu ayarlarına dönmelidir.
İçerideki Truva atlarını temizlemeye başlayarak, başarabilirsiniz bunu.
15.03.2016
KEMALİSTLER Kemalistler TWİTTER GÜNCELLEMELERİ GÖRMEK İÇİN
- Kemalistler Instagram da takip et
Takip Et Kemalistler