Fikret Otyam anılıyor - Kemalistler -->

Fikret Otyam anılıyor

Fikret Otyam anılıyor

Ressam, gazeteci Fikret Otyam geçen 8 Ağustos'ta böbrek yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetmişti. Sanatçı ölümünün yıldönümünde çeşitli etkinliklerle anılıyor. Antalya Hacıbektaş Veli Vakfı'nda 17.00-22.00 saatleri arasında anma toplantısı düzenleneceğini aktaran Filiz Otyam, 12 Ağustos günü ise 19.00-21.00 saatleri arasında Antalya Fikret Otyam Sanat Kültür Parkı'nda etkinlik düzünleneceğini kaydetti.  Otyam, 15 Ağustos günü de 12.00-14.00 saatleri arasında Nevşehir Hacıbektaş'taki İz Bırakan Aydınlar Gömütlüğü'nde anma etkinliği düzünleneceğini belirtti.

Kemalistler olarak Fikret otyam'ı saygı ve sevgiyle anıyoruz. Bu vesileyle Otyam'ın 3 Ocak 2015'de Aydınlık gazetesinde yayınlanan aşağıdaki yazısını yeniden yayınlıyoruz...

Atatürk düşmalığı seni senden edecek


EY ERDOĞAN BEY, ATATÜRK NEREDE?




ATATÜRK NEREDE? İNAN, BU ATATÜRK

DÜŞMANLIĞIN SENİ SENDEN EDECEK...

5 OCAK 2015 PAZARTESİ GÜNÜ TBMM’DE OLANLARI TARİH YAZACAK...

Bu konularda 27 Aralık 2014 Cumartesi günü daha çok TBMM Başkanı Sn.Cemil Çiçek’i andığım yazımı okurken gözüm bi aralık Hürriyet’in birinci sayfasında fotoğraflı habere kaydı.

Rastlantının güzelliğine bakar mısınız?

‘YÜCE DİVANA GİTMEZLERSE BU KONU SÜREKLİ TARTIŞILIR’

...Hiç kimse ‘Bir yolsuzluk ortaya çıkmasın. Suç işleyen varsa yargılanmasın’ demez. Ben de demem.

Bir komisyon kuruldu. Komisyonun çalışmalarının sonucunu beklemek gerekir.

Siz daha baştan işin sonucunu görmeden açılan her davayı gözler önüne sererseniz, bu insanların onurunu -eğer suçsuzlarsa- nasıl telafi edeceksiniz. Bu soruşturma gizli. Yüce Divan’a gittiği zaman yargılama açık hale gelecek. Dolayısıyla kamuoyunun, içinde ne var, kim ne söyledi, ne konuştu, bunu bilme hakkı olacak. Eğer gitmezlerse bir nevi takipsizlik kararı anlamına gelir. Genel Kurul onu değerlendirir. Yüce Divan’a gitmezlerse bu konu hiç durmadan tartışılır, tartışmalar sürer gider.(Giderlerse) Mahkeme karar verir ve üzerinde fazla durulmaz hayat devam eder. (Habertürk röportajından.)

BU KADARIYLA BİLE...

Arif olan anlar... Bi ağabey candanlığıyla, üstelik ağabey TBMM Başkanı, doğru yolu gösteriyor...

Daha n’itsin a canlar?

EY ERDOĞAN BEY, ATATÜRK NEREDE? ATATÜRK NEREDE? İNAN BU ATATÜRK DÜŞMANLIĞIN    SENİ SENDEN EDECEK!

Milli Güvenlik Kurulu, Atatürk Orman Çiftliği’nde değil yeni adıyla Beştepe’de (!) padişahlara mahsus 1150 odalı CB Recep Tayyip Erdoğan’ın kaçak sarayında toplandı.

Bunda ne var diyeceksiniz, değil mi?

GUTMARİ ‘SİZİN ŞEF ÇOK HASTA BİZİM ŞEF HİTLER DEDİ DOKTOR GÖNDEREYİM, AMA O İSTEMEDİ’.

Aksaray’da (Eğer o Ak Sarayla bi ilişkisi varsa namerdim) eczanemizin arkasında geniş alanlı bir han var, eve giderken açık kapıdan bi tuhaf otomobil gördüm, taslar, tencereler, tavalar ne olduğunu bilmediğim eşyalar dolu, iyice bağlanmış, aracın hemen yanında ben yaşta çok güzel bi kız, çok güzel bi kadın bi de tuhaf giysili sevimli adam. Kıza “Türkçe var” dedim parmağını işaret etti, yarısını kesti “minicik”. Gülüştük, kızın adı Gutmari, annesinin Annamari...

Baba Almanya’da hayvanat bahçesinde çalışıyormuş, birden Yahudi düşmanlığı başlatmış Führer, onlar da korkmuşlar Almanya’yı terk etmişler, bilmem neredeki hayvanat bahçesinde çalışacakmış baba.

“Haydi” dedim “bizim eve gidiyoruz”. Şaşırdılar, ev de çok yakın. Eve gelince kapıyı tokmakladım “anne misafir getirdim” diye haykırdım. Gutmari’ye “anne” dedim elini sıkarken dizini büktüydü. Babam geldi, anlattım “iyi etmişin” dedi. Misafir odası hazırlandı, adam biraz Fransızca biliyormuş, anlaştılar. Radyoda haberler başladı, hiç unutmam Berlin radyosunda bi adam durmadan Gazi diyor, Mustafa Kemal diyor, Atatürk diyor... Ailecek heyecan içindeyiz. Haber bitince Gutmari anlattı, bizim şef çok ağır hastaymış, onların şef Hitler doktorlarımı göndereyim demiş, bizim şef istememiş...

10 KASIM SABAHI..

Ankara radyosu acı haberi verdi. Atatürkümüz ölmüştü... Feryat figan...

Sabah baktık Gutmarigiller gitmişler. Yataklar toplanmış hangi dilde anımsamıyorum mektup masa üzerinde...

10 KASIM 1938

Aziz Atamızın devrim ve ilkeleriyle, ona inanarak, ona güvenerek sarıldık biz 1926’lılar da, şaşmadan evet onun devrim ve ilkelerine sıkı sıkıya bağlı olarak, adeta taparcasına...

YIL 1954...

Aslen Rize’li bi çocuk doğdu İstanbul’da 1954 yılında adını Recep Tayyip koydular, İmam Hatipte okudu, oradan feyiz aldı ve Atatürk’ü hiç mi hiç sevmedi, bu ülkeye Başvekil oldu devrim adıyla Başbakan... Nerede Atatürk adı var, yaptıkları var silip süpürücüsü oldu!

Onun döneminde başladı Atatürk büstlerinin kırılması; boyanması yani yok edilmesi..

Derken taaaa Başbakanlığında Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği’nde ruhsatı muhsatı olmayan, üstelik burasının Sit Alanı olmasının rağmına ve de yasalar uyarınca inşaatın durdurulması kararları hiç dinlenmeden!

Gün geldi İmam Hatip kültürlü Recep Tayyip Erdoğan Atatürk ve inanmışlarıyla bizlere aziz armağanı Türkiye Cumhuriyeti’ne Cumhurreisi yani Cumhurbaşkanı olduruldu...

Makamı ve yaşam yeri tarihi Çankaya Köşkü olmasını istemedi, burayı rütbe indirimi olarak Başbakanlık yaptırdı kendisi de Atatürk Orman Çiftliği’nde yaptırdığı 1000 odalı sarayına yerleşti... Bizler 1000 odalı diye yazaduralım bi gün açıkladı “Bin odalı değil bin yüz elli odalı” diye düzeltti.

Dünyada alay konusu oldu bu Ak Saray. Halk neredeyse açlıkla savaşırken, ekonomi allak bullak iken bu saray tüm yaralara tüy dikti.

GELELİM SARAYIN ‘MİLLİ GÜVENLİK KURULU’NUN DA TOPLANDIĞI KOCAMAN SALONUNA!

Ters ‘U’ biçiminde oturmalar. Ters ‘U’ nun ortasında Recep Tayyip, yanında bayrağımız ve tepede aziz Atamızın fotoğrafı...

Bİ DE BAKTIK Kİ ATATÜRK FOTOĞRAFI YOK OLMUŞ!

Milli Güvenlik Kurulu’nun kaçak sarayda ilk toplantısı bu. Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri, Dışişleri bakanı falanı derken asker kesimi Genelkurmay Başkanı, Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri Komutanları ve Jandarma Genel Komutanı...

İşte bu toplantıda yok edilmişti Ata’nın fotoğrafı!

İçim sızladı bu kabadayılığa!

İşte bu saygısızlığa dayanamayan Genelkurmay Başkanı ayağa kalkıp şöyle deseydi:

“Sayın Cumhurbaşkanı, aziz Atamızın fotoğrafının kaldırıldığı, yani yok edildiği bu toplantıya katılamayacağımızı arz ederim.”

Selam verip kalkıp gitselerdi n’olurdu ey CB Recep Tayyip Bey?

Ama bu yapılmadı, yatıp kalkıp şükret!

ŞİMDİ İŞİN ASLINI AZİZ ATAMIZ SÖYLEDİ

O, bana hep “gel çocuk” derdi gördüğünde...

“Gel çocuk” dedi, mavi gözleri ışıl ışıldı...

“Ne üzülüyorsun yine, n’olmuş fotoğrafım kaldırıldıysa? Bak yer yerinden oynadı mı? O adama kızma, biliyorum benden nefret ettiğini, nerede beni görse hışımla yok ediyor, aklı sıra bu davranışıyla beni yok edecek, yaptıklarına bakıp bakıp gülüyor, inan çocuk acıyorum da, eğil kulağına söyleyeceğim.”

Heyecandan titriyorum...

“Fotoğrafımın da sanki askerlere meydan okurcasına kaldırılmasına hiç ama hiç üzülme çocuk, o fotoğrafın kaldırılmasını aslında ben istedim, benim yerim asla burası olmaz, olamaz deyip fotoğrafla yok oldum ve manen çok ama çok rahatım artık, aman Allahım nasıl dayandım aylardır. Evet, üzülme çocuk, beni nasıl sevdiğini biliyorum.”

Gökyüzüne bi pırıltı uçtu gitti.

Antalya, 31 Aralık 2014

***

CEMİL ÜNLÜTÜRK KARA MİZAHTA ÜSTÜNE YOK...

YENİ YILIN İLK CUMARTESİ YAZIMDA AZICIK DA OLSA GÜLMECE OLSUN DEDİM TÜM KİTAPLARIMI KARIŞTIRDIM HAYRET BİŞEY GÜLMECELİ TEK SATIR YOK!

İmdadıma dostum Cemil Ünlütürk yetişti, bilgisayarda gelenleri tararken, tamam dedim işte bu makbule geçti. Yazının başlığı şu:

“TRT’NİN YASAKLI ŞARKILARI VE GEREKÇELERİ EKİM 2013 TARİHİ İTİBARİYLE RTÜK’ÜN TÜM RADYO VE TV’LERDE YASAKLANMASINA KARAR VERDİĞİ ŞARKILAR VE “HAKLI” GEREKÇELERİ AŞAĞIDA BELİRTİMİŞTİR:

- “Dün gece hiç tanımadığım bir erkeğe sırf sana benziyor diye usulca sokulup merhaba dedim/ Leman Sam

(Haklı yayınlanmama gerekçesi: Hiçbir Türk kadını, tanımadığı erkeğe usulca sokulmaz ve selam veremez)

- “Ada sahillerinde bekliyorum”

(Kim söylerse söylesin fark etmemektedir.

Yayınlanmama Gerekçesi: Menderes ve DP’lilerin yargılandığı Yassıada’yı akla getirmekte ve dinleyenleri bu yolla o günleri ve yaşananları düşünmektedir.)

- Rahmetli sanatçı Barış Manço’nun 4 şarkısı için yapılan denetimde ise, haklı olarak yayınlanmama gerekçeleri şöyle açıklanmıştır:

- “Arkadaşım Eşek”

(Eşek yerine “kuzu” veya “koyun” kelimesinin daha sevimli olabileceği önerilmiştir. Zira eşekle arkadaşlık etmek yakışıksızdır...

- “Lambaya püf de”

(Lamba sözü ampulü çağrıştırmakta olup, bilindiği gibi ampul iktidar partisinin saygıdeğer sembolüdür. İktidarı sona erdirmek istemi gibi sapkın düşüncelere meyledildiği ve şarkının devam eden sözlerinin de “erotik ögeler” içerdiği görülmüştür.” Fikret Otyam, 03 Ocak 2015

Benzer içerikleri okumaya devam et

Benzer içerikler

© Copyright 2019 Kemalistler | All Right Reserved